Menderes, Özal, Erdoğan ve 17 Aralık
17 Mart 2014 20:16 – Alper TAN, iletisim@kanala.com.tr
27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997,
Balyoz, Sarıkız, Ayışığı, 27 Nisan, Gezi derken Türkiye’nin darbeler geleneğine
yeni bir girişim dahil oldu: 17 Aralık 2013. Yukarda saydığımız tarihler,
darbelerle veya darbe teşebbüsleri ile kirletildiği gibi 17 Aralık tarihi de
kirletildi.
17 Aralık tarihini milletimiz, “Şeb-i Arus” olarak tanırdı.
Yani Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin rabbine kavuşma, “vefat” yıldönümü olarak
bilirdi. Şeb-i Arus’un Türkçesi “Düğün Gecesi” anlamına geliyor. Yani
Mevlana’nın ölümü, Rabbine kavuşacağından dolayı aslında onun “düğünü” gibi
anılmaktadır. Yani 17 Aralık hem “ölümü” hem de “düğünü” anlatıyor.
Adnan Menderes milletin kalbinde nasıl bir yer tutuyor?
İdamının üzerinden 64 yıl geçmiş olmasına rağmen Menderes sevgisi ilk günkü
gibi milletin kalbindeki tazeliğini koruyor. Onun idamına o zaman çanak tutmuş
olan CHP, bugün Menderes’ten özür dilercesine mahcup bir söylem içinde. Hatta
Menderes’i şimdiki CHP’liler de savunuyorlar.
Menderes ne yapmıştı? İlk iş olarak ezanın aslına
çevrilmesini sağlamış “Tanrı uludur” komedisine son vermişti. Ülkenin
maddi-manevi kalkınmasını sağlamış, Türkiye tarım ülkesinden sanayi ülkesine
dönüşmeye başlamış, tarımda ise hızlı bir makineleşme başlamıştı. Geniş yollar
açılmaya başlamış, şehirleşme hızlanmıştı. Millet umuda refaha ve feraha
kavuşmaya başlamıştı. Belki en nemlisi Menderes 1944’den itibaren ülkemizi
kontrol altında tutan ABD vesayet düzenine isyan etmiş ve bu vesayet düzenine
boyun eğmeyen bir siyaset takip etmeye başlamıştı.
Peki Menderes’e ne yaptılar? 6-7 Eylül 1955 olayları ile
dönemin Derin Devleti, azınlıklara karşı sosyal kargaşa çıkarılmasını sağlamış,
ülkeyi istikrarsızlaştırmak istemişti. 17 Şubat 1959 tarihinde “Kıbrıs
Cumhuriyeti”ni kuracak Londra Antlaşması için İngiltere'ye doğru giderken
Menderes'i taşıyan uçak düşürüldü. Ama Menderes, düşen uçaktan mucizevi şekilde
sağ çıkmıştı. Hesaplar tutmamıştı. Bu defa üniversiteler provoke edilmiş
Menderes’in TSK’yı ve üniversiteleri yok etmeye çalıştığına dair envai çeşit şayialar
çıkarılmıştı. Menderes ve bakanlarıyla alakalı rüşvet ve yolsuzluk dedikoduları
çıkarılmış, milyonlarca liralık rüşvet iddiaları havalarda uçuşmuştu. Tüm bu
sürçlerde CHP ve basın başrolde oynuyordu. Arşivlerdeki gazete manşetlerine
bakarsanız Menderes ve hükümet üyelerinin rüşvet ve yolsuzluklarına dair her
gün çarşaf çarşaf manşetler görürsünüz.
Üst üste konulan sandıklarla, seçimlerle mağlup edilemeyen
Demokrat Parti, bütün bu üretilmiş dedikodularla yıpratılmış, basının desteği
ile TSK içinden bir cunta 27 Mayıs 1960’ta askeri bir darbe ile Menderes’i
devirmiş ve ardından da düzmece bir mahkeme kararıyla idam edilmişti.
Menderes’i idam edenler rezil bir akıbetten kurtulamadılar. CHP onun idamından
bu güne tek başına iktidar olamadı. Bu millet bu CHP’ye hiç güvenmedi. Onu
idama götüren medya ise millet tarafından lanetlendi. Onu idam edenler, onun
idamına destek verenler, hala korkunç bir utancın içindeler.
1980 darbesinden sonra darbecilerin arzusunun aksine Turgut
Özal’ın ANAP’ı iktidara geldi. Özal zamanında da Menderes döneminde olduğu gibi
millet bir nebze olsun huzura ve refaha kavuşmaya başlamıştı. Özal’a da envai
çeşit yalan ve iftira ile çamur atıldı. Özal da seçimlerde yenilmiyordu. Özal
da güdümlü derin vesayetin talimatlarına boyun eğmiyordu. Onun ailesine de her
türlü yalan ve iftira atıldı. O süreçlerde yine muhalefet ve iliştirilmiş medya
Özal’la savaşıyordu. Özal’ı suikast düzenleyerek öldürmek istediler. Bu şekilde
kurtulacaklarını düşündüler. 18 Haziran 1988 günü Anavatan Partisi'nin
olağan genel kongresi yapıldığı sırada Kartal Demirağ isimli tetikçi, suikastı
gerçekleştirmişti. Özal elinden yaralandı. Menderes gibi Özal’ın da uçağı
düşürülmek için planlar yapıldı. Olmadı. Özal cumhurbaşkanı olduktan sonra
birkaç defa zehirlenerek sonunda öldürüldü. Özal’a o zaman çamur atanlar bugün
çamura batmış vaziyetteler.
Adnan Menderes idam edildi. İdamından sonra onunla ve
bakanlarıyla ilgili atılan manşetlerin, üretilen yalanların hiçbirinin -en
azından büyük kısmının- doğru olmadığı anlaşıldı. Ama onun idamıyla vesayet
düzeni yeniden kök saldı. O vesayet düzeni 1960-1980 arasında sağ-sol
çatışmalarını organize etti. Onbinlerce gencimizin hayatı karardı. Siyasetin
omurgası kırıldı. Askeri vesayet milletin üzerine çöktü. Sonra da 12 Eylül darbesi
indirildi.
Özal’la ilgili iddiaların da ne kadar düzmece ve asılsız
olduğu onun ölümünden sonra anlaşıldı. Ve onun ölümüyle vesayet düzeni yeniden
güçlendi. Onun öldürüldüğü yıl olan 1993 Türkiye Cumhuriyetinin en karanlık
yıllarından biri oldu. Yüzlerce faili meçhul cinayet o sene ve devamında
işlendi. Devamında 28 Şubat karanlığı çöktü.
28 Şubat’tan sonra millet umudunu Ak Parti iktidarına
bağlamıştı. Menderes ve Özal örneğinde olduğu gibi 12 yıllık Tayyip Erdoğan
iktidarında millet huzura ve refaha kavuşmaya başladı. Milletimiz umutlu bir
gelecek planı yapmaya başladı.
Şimdi Menderes ve Özal dönemlerinde olduğu gibi tıpatıp
benzer yol ve yöntemlerle Tayyip Erdoğan da ortadan kaldırılmak, en azından
iktidardan uzaklaştırılmak isteniyor. 3 aydır sürmekte olan güdümlü paralel
saldırılar nedeniyle 17 Aralık tarihi, yeni bir anlam kazandı. Türkiye’nin
lanetle anılan darbeler tarihine bir sayfa daha eklendi. Son 12 yılda
püskürtülen bir hayli darbe teşebbüsünde olduğu gibi 17 Aralık darbe teşebbüsü
de püskürtüldü. 27 Nisan, Ergenekon, Balyoz, kapatma davası ve Gezi
teşebbüsünde olduğu gibi bu noktada Yeni Türkiye önemli bir badireyi daha
başarıyla atlattı.
Çünkü bu defa durum öncekilerden çok çok farklı. Hemen hemen
tüm kurumlarıyla vesayetin karşısında olan bir devlet var. Tüm bu oyunların
farkında olan bir millet var.
Bu defa başaramayacaklar. Bu defa tutturamayacaklar. 17
Aralık artık “vesayetin ölüm günü” Yeni Türkiye’nin “düğün günü” olarak tarihe
geçecektir. Paralel saldırıları planlayan, uygulayan ve alkışlayanlara ısrarla
duyurulur.
Alper TAN
17.03.2014
Baysan Bayar
YanıtlaSil18 03 2014 10:26
Gruplar
Kime: dp2010yeniden@yahoogroups.com
Zirvalamis.
Menderes için söyledikleri doğru..
Ozal donemi bugunku durumun başlangıcı ve hazırlayıcısıdır..ayrıca zehirlenmediğini ve ölüm şeklini ailesi çok iyi bilmekte ama işlerine öyle geldiği için susmaktadırlar..özal Hacettepe Hastanesine vardığı an zaten kalp krizinden vefat etmişti..o da ayrı..
Tayyip Erdoğan hükümeti ile DP ve Menderesi bir arada anmak ayıp ve günahtır..
Eski bir DP mensubunun kızı olarak bu gibi uydurma propoganda hareketlerine bir son verilmesi gerektiğini görüyorum..
Saygılarımla
Baysan Aygün Bayar
Sent from my iPad
Filiz Önder
YanıtlaSil18 MART 2014-12:49
Gruplar
Kime: dp2010yeniden@yahoogroups.com
17 Aralik ile 27 Mayis'i ayni kefeye koymak kadar sacmalik olamaz.
Mustafa bey, benim AKP, yasaklari, yolsuzluklari ve getirdigi yoksulluk hakkinda ne dusundugumu eminim cok iyi biliyorsunuz. Bu sacma yazinin yazari Alper Tan'a bu dogrultuda uygun bir cevap verilmeli. AKP'ye hak verir tarzda bir yorum veya cevap benim acimdan kabul edilemez. Memleketi ic savasa suruklemeye calisan bir insani DP ve Menderes ile karsilastirmak tamamen ayip, terbiyesizlik, densizliktir.
En iyi dilekler,
Filiz
Sent from my iPad
To: dp2010yeniden@yahoogroups.com
YanıtlaSilFrom: dulgery@yahoo.com // Date: Tue, 18 Mar 2014 09:15:02 -0700
Subject: Re: [dp2010yeniden] Lütfen dikkatle okuyalım ve yorumlayalım. Yorumlarınıza göre bir beyanat şekillenecektir...
*
Bugünkü Hükümet, lideri ve etrafı ile Türkiye Cumhuriyet Devletine yakışmadığı gibi, 21. asır Türkiye'sinde, cemaat tartışmalarını sahneye çıkarmaya çekinmemiştir.. En küçük hareket ve tasarruflarını güya din kıstaslarına bağlayarak, Devlet idaresini dualarla yönetme dönemi, ülkemizde irticaya büyük imkân tanımıştır... Dolayısı ile aziz Demokrat Partimiz ile AKP arsında bir illiyet kuranları şiddetle kınıyorum. DP'nin de belki hataları vardı ama hiçbir zaman Cumhuriyet düşmanı olmadı ve Atatürk çizgisinden sapmadı... Dünyanın en gaddar mahkemesi önünde irtica ve yolsuzluk suçlarından asla ceza almadı... Bugünkü AKP gibi darbe fobisine tutulan o zamanki CHP'nin kışkırtması ve İnönü'nün asker kökenli olması nedeniyle, o zamanki CHP ve bir kısım chp kökenli kızgın asker takımı, 1961 seçimlerinde DP'nin tekrar kazanmasından korktukları için 27 Mayıs darbesini birlikte yaptılar. Siyasi kılıfı da CHP üstlendi..
Bugün eğer ülkede sulh ve sükun isteniyorsa, düşünceleri daha da liberalleşen ve bugünkü demokratik açıdan, AKP'ye karşı en büyük siyasi güç olan CHP, biz eski DP'lilerden özür dilemelidir... ki, ülkeyi gittikçe sefil görünümlü arap panoramasına çekmek isteyen AKP'den, demokratik yolla ve sağlıklı yoldan kurtulalım..
Aziz ve merhum Menders'imiz ile, bugünkü Sayın Başbakan'ın, kader dirliği benzetmeleri tamamen safsata ve uydurmadan ibarettir. Oy potansiyellerini teşkil eden bilinçsiz toplulukları kandırma yöntemidir...
Bizler bu gerçeği bütün platformlarda anlatmalııyız.
Saygılarımla,
Yusuf Dülger